26 Kasım 2008 Çarşamba

Şirvan ...




Birkaç gündür medyada yer alan Şirvan'ın haberleri acayip canımı sıkıyor. Okudukça, seyrettikçe içim acıyor. Kızıyorum, onu bu hale getiren trafik canavarına ama en çokta şirvan'ın babasına... Şirvan'ın iyileşmesi için kök hücre nakline ihtiyacı var. Tabiki bunun içinde doğal olarak babasına.
Dün sabah bir programda şirvanın annesi altı yıl önce boşandığı eşine sesleniyordu. Aynen aktarıyorum''Kızımızın yürüyebilmesi için tüp bebek yapmamız lazım. Senden hiçbir beklentim yok.Kızımız için sana yalvarıyorum ne olur gel''diyordu. Türkiye'de resmi nikahı olmayan çiftlerin tüp bebek yapmasının yasak olduğu söylendiğinde ise kızı için gerekirse tekrar eski eşiyle evlenebileceğini söylüyordu, o koca yürekli anne... Yeter ki şirvan iyileşsin diyordu. Anlamadım, anlayamadım, anlayamayacağımda bu yalvarışlar karşısında sessiz kalan babayı...
Birden işten çıkıp, evimize gidip oğlumuza sımsıkı sarılmak istedim.Korkma kuzum, şartlar ne olursa olsun ölünceye kadar babanla ben hep senin yanındayız demek istedim.


BİRAZDA BİZDEN HABERLER...
En sonunda zaman bulup alyanslarımızı değiştirebildik.Pazartesi günü Zehra Hanım'ın( oğlumuzun bakımında bize yardım ediyor) tam gün çalışmasını fırsat bilip öğleden sonra aşkımla ufak bir kaçamak yaptık. Önce güzel bir yemek yedik.Daha sonra gidip ,aşkımın ısrarla almak istediği, o klasik hani annelerimizin hatta ninelerimizin taktığı kalın ,yuvarlak ,sarı alyanslar var ya işte gidip onlardan aldık.İçine evlendiğimiz tarihi ve isimlerimizin baş harflerini (D.Y.B) yazdırdık. Yiğitçik artık yüzüğümüzlede bizimle :))))))))

Hiç yorum yok: